Ramazan ayının mütemmim cüzü mukabele programı, YEKDER bünyesinde dinamik bir hale gelerek gönüllere şifa oluyor. Geçtiğimiz yıl, “Kur’ân’da Ahlaki Değerler Meali” ile Ramazan ayının her gününde okunan cüz içerisinden seçilen bir ahlaki temanın hasbihal edilmesiyle gerçekleştirilen programda birçok hoca konuk oldu. Katılımcıların yoğun ilgi gösterdiği program bir hayli beğeni aldı.
Heyecanla beklenen Ramazan mukabelesinde bu yıl, her bir gün için seçilen farklı bir ahlak konusu farklı bir hoca tarafından hasbihal edilmekte. Titizlikle yürütülen çalışma nihayetinde ortaya çıkan programın temelini “tıbb-ı ruhani” kavramı oluşturdu.
Ayşe Esra Şahyar’ın “Tıbb-ı Nebevi” başlıklı semineri ile 1 Nisan’da açılışı yapılan program 2 Nisan’da mukabele ve hasbihal şeklinde çevrimiçi (online) olarak devam etti.
Sunumunda insanı bilgi üreten bir varlık olarak tanımlayan Ayşe Esra Şahyar, “Tıbb-ı nebevinin tıp tarihi açısından çok büyük önemi vardır. Dönemin tıp tarihine dair bilgi verir. Coğrafya şartları da göz önünde bulundurulduğunda tavsiyeleri genel geçer olarak almak doğru olmaz. Tıbb-ı nebevi, hastalığa şifa arama, şifayı Allah’tan bekleme ve dönemin en iyi tabibine gitmeyi içerir. Tıp, insanlığın ortak mirasıdır.” dedi.
Ramazan ayının birinci gününde Hayrunnisa İstekli’nin “Kalplerde Hastalık Bulunması” konusundaki hasbihâli ile mukabeleye başlayan programın tilaveti Fatma Sultan Özdemir tarafından gerçekleştirilmekte.
Hasbihâlinde maraz kavramını insana mahsus olmak üzere itidalin dışına çıkmak olarak tanımlayan Hayrunnisa İstekli, tıpkı bedensel hastalıkların insanda hareket kısıtına sebep olduğu gibi kalpte yer edinen hastalıkların da kişinin şahsiyetindeki zarar sebebiyle varması gereken yerlere ulaşmasını engellediğini ifade etti. İstekli, “Nasıl ki bedensel hastalıkları tedavi etmek için seferber oluyoruz, kalbi hastalıklar için de benzer çabayı göstermeliyiz.” diyerek sözlerini tamamladı.
İkinci günün hasbihâl konuğu “Allah’ın Boyası (Sıbğatallah)” başlığı ile Nimet Yılmaz oldu. Allah’ın boyası tabirini bireysel ve toplumsal kimlik olarak tanımlayan Yılmaz, “Ayette ‘Allah’tan güzel boya vuran kim olabilir?’ cümlesi O’ndan başka boya vurmak isteyenlerin de olduğuna işaret ediyor. İnsanı en çok zorlayan boya ise maksadını aşmış sudur, vaftiz amacı taşır.” dedi.
Henim Demirhan’ın konuk olduğu “Kainat Nizamında İnsanın Ameli” hasbihalinde insanın her şeyden önce kainat nizamını tanımalıdır, tavsiyesinde bulunarak “Dünya kana kana içilecek bir yer değildir, böyle düşünürsek kainat nizamına uyum sağlamak mümkün olur.” dedi.